Nefes Terapisi

Şimdi ise stres yönetiminin meditasyondan sonraki ikinci egzersizinde sizi nefesinizle tanıştırmak istiyorum. Çünkü nefes insanoğlunun sahip olduğu birincil detoks sistemidir.

NEFES ve DETOKS ETKİSİ

Stres yönetiminin meditasyondan sonraki ikinci egzersizinde sizi nefesinizle tanıştırmak istiyorum. Çünkü nefes insanoğlunun sahip olduğu birincil detoks sistemidir.

Vücudun otomatik işlevleri arasında sadece biri istemli olarak kontrol edilebilir. Bu da nefestir. Nefes alma sıklığını, derinliğini ve düzenini istemli olarak değiştirerek, vücudun Solunum Sisteminden beyne gönderilen mesajları da değiştirebiliriz. Yani beynin anlayıp tepki verdiği vücut lisanı olan solunum sistemimizi kullanarak beynimize özel mesajlar gönderebiliriz.
Solunum sisteminden gelen mesajlar beynin düşünce, duygu ve davranışlar ile ilgili olan ana merkezlerinde hızlı ve güçlü etkiler yaratırlar.

Özetle nefesi doğru kullanarak tüm vücut fonksiyonlarının dengede çalışmasınısağlayabiliriz.

Doğru Nefes Nasıl Alınır?

İlk ana prensip: Burundan! Siz siz olun nefes almak için önce ağzınızı kapayın! Günlük yaşamda doğru nefesin ilk şartı öncelikle solunum için yaratılmış organımız olan burnu kullanmaktır. Konuşmadığımız, yemek yemediğimiz, şarkı söylemediğimiz ve bizi fiziksel olarak zorlayan bir aktivetede bulunmadığımız sürece, gün boyunca nefes alıp verirken sadece burnumuzu kullanmalıyız.

Doğru nefes almada ikinci ana prensip ise nefes alıp verirken diyafram kasının aktif bir şekilde çalışmasıdır. Bu kasın düzenli çalışması fizyolojik dengemiz açısından çok büyük önem taşır.

DİYAFRAM KASININ DETOKS ROLÜ

Doğru Nefes Almada Diyafram Kasının Büyük Rolü Nefes alma işleminin %60 ­70’ini kontrol eden, göğüs boşluğunun alt kısmında yer alan ve şemsiye şeklinde olan diyafram kası, göğüs boşluğunu karın boşluğundan ayırır ve solunumun başrol oyuncularındandır. Havanın ciğerlere girişi ve çıkışında kaburgalar arasında görev alır.

Omurga sağlığı bir önceki bölümde açıkladığım üzere dik durmanın, düzgün bir postüre sahip olmanın yanı sıra, genel sağlığımız için de ana gerekliliklerdendir. Azalmış diyafram hareketi ise kronik sırt ve bel ağrısının en önemli nedenlerinden biri olarak gösterilmektedir. Ayrıca diyafram, bedenimizin ikinci beyni olan sindirim sistemimizin sağlıklı ve dengede çalışmasında da çok etkindir.

Ünlü Rus Doktor Prof. Mikhail Tombak’a göre diyaframı daha iyi kullanarak yani doğru nefes alarak, yaşlanma belirtilerini 30­40 yıl öteleyebilir, iyi yaş alma sürecine (Well-Aging) birincil derecede katkıda bulunabiliriz.

Çoğunlukla kronik stres sebebiyle göğüs nefesi kullanan kişiler diyafram nefesinin sağladığı faydalardan mahrum kalır. Göğüs nefesi ayrıca kandaki oksijen düzeyinin düşük olmasına ve bu  sebeple de dokulardaki lokal oksijen yetersizliği sonucunda biriken sıvı ve toksinlerin ödem, selülit gibi dolaşım kaynaklı rahatsızlıkların oluşmasına neden olur.

Diyafram Nefesinin Detoks Etkisi

Düzgün bir diyafram nefesi, yarattığı vakum etkisiyle lenfi kan dolaşımına çekerek lenfatik drenajı uyarır ve artırır. Böylece hücreler arasında bulunan sıvı içerisinde tahliye edilmeyi bekleyen toksik maddelerin atılım hızı 15 katına kadar çıkabilir. Yani burada lenfatik drenaj aktivasyonu ile aktive olan detoks sürecinden bahsediyorum. Lenfatik drenaj yerçekiminden olumsuz olarak etkilenen ve sürekli uyarılmaya ihtiyaç duyan bir sistemdir.

Eğer fiziksel olarak az hareket ediyor, hiç masaj yaptırmıyor ya da kendi kendinize de masaj yapmıyorsanız lenfatik drenaj sistemi tam kapasitesi ile çalışamaz. Bunun neticesinde de vücutta ödem, selülit gibi sonuçlar meydana gelir.

Ayurveda’da lenfatik drenajı artırmak için nefes tekniklerinin yanı sıra her gün kendi kendinize düzenli olarak yapacağınız Abhyanga Masajı veya Garshana Masajı önerilmektedir. Bu masaj tekniklerini de bu eğitim boyunca öğreneceksiniz. Tüm dünyada yaşlanmayı geciktirici uygulamalar ve kişisel bakım ürünlerine harcanan muazzam boyutlardaki ekonomik tutarı düşünürsek, iyi yaş alma yani well­aging sürecinin en basit ve etkili yolunun, burun vasıtası ile bedava ve her an emrinizde olacak şekilde yönetilebileceğini öğrenmek, bir zamanlar bende olduğu gibi sizde de şaşkınlık yaratabilir.

Nefes Tekniklerinin Antioksidan ve Detoks Etkisi

Veriler, kontrollü ve ritmik burun nefesi tekniklerini uygulayan kişilerin daha ileri bir antioksidan statüsüne ve vücuttaki oksidatif strese karşı daha gelişmiş bir savunmaya sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca nefesle birlikte vücuttan yüzlerce zararlı madde de tahliye olmaktadır. Burundan alınıp verilen kontrollü ve ritmik nefesler bu zararlı maddeleri, bedenimizi kaplayan deri üzerinde bulunan lenfatik drenajı aktive ederek daha etkin ve hızlı bir şekilde atabilme özelliğine sahiptir.

Bu faydaları deneyimlemek için uygulamalara inanmanıza kesinlikle gerek yok. Nefes Teknikleri, tıpkı meditasyon teknolojisi ile ilgili söylediğim gibi bir inanç sistemi değildir, ister inanın, ister inanmayın… Ama inansanız da, inanmasanız da düzenli olarak uyguladığınız sürece yararlarını deneyimlersiniz çünkü bunlar da meditasyon gibi insan bedeninde çalışan yazılım programlarındandır.

Düzgün bir diyafram nefesi, yarattığı vakum etkisiyle lenfi kan dolaşımına çekerek lenfatik drenajı uyarır ve artırır. Böylece hücreler arasında bulunan sıvı içerisinde tahliye edilmeyi bekleyen toksik maddelerin atılım hızı 15 katına çıkabilir. Ayrıca diyafram esneme ve kasılma hareketini her yaptığında bütünsel sağlığımızın en önemli belirleyicilerinden olan vagus sinirini uyarır. Bilim insanları vagus siniri için “Vücudumuzda mutluluk ve huzurla en büyük bağlantıya sahip tek nokta olabilir” yorumunu yapıyorlar.  Vücudumuzun merkezinde, omuriliğimizden göğsümüzün altına ve midemizin arka kısmına uzanan, adeta bir kiriş özelliğine sahip olan bu sinir, sadece iki sinir sistemimiz arasında kalmayıp, aynı zamanda bilincimiz ve bilinçaltımız arasında da yer almasıyla büyük hayranlık uyandırır.

Araştırmalar sağlıklı bir vagus sinirinin empati duyma, sosyal bağ kurma, gözlemleme, algılama ve karmaşık kararlar verme becerimiz açısından hayati öneme sahip olduğuna işaret ediyor. Hasar görmüş vagal etkinliğe sahip kişilerin ise depresyon, panik bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, hassas bağırsak sendromu, kaygı bozukluğu, şiddetli ruh hali değişimleri, fibromiyalji, erken alzheimer ve obezite tanısı sergilediklerini ortaya koyuyor.

Ayrıca hasar görmüş vagal etkinlik ile ilişkilendirilen birçok çevresel etken söz konusu. Bunlardan başlıcaları stres, aşırı adrenalin ve hormon salgılaması, televizyon, film ve video oyunlarından kaynaklanan aşırı uyarılma, beslenme ve egzersiz eksikliği şeklinde sayılabilir.

Doğru nefes alarak, yani burundan diyafram kasınızı çalıştırarak alıp verdiğiniz her nefeste vagus siniri uyarılır. Uyarıldıkça da randımanlı bir şekilde görevini icra ederek, hem merkezi sinir sistemini rahatlatır, hem de enterik sinir sisteminin (sindirim sistemi) dengeli çalışmasını sağlar. Biliminsanları, vagus sinirinin uyarılmasının depresyon, kaygı bozuklukları, epilepsi ve
obezite gibi durumların azaltılmasında umut verici sonuçlar verdiğini belirtmektedirler. Ayrıca vagus siniri stimülasyonu sayesinde beyne tokluk sinyalleri daha kolay iletildiğinden
kilo kaybını destekleyen pozitif etkiler de ortaya çıkarılmıştır. Yani doğru nefes metabolizmayı hızlandırıp, ideal kiloda bir yaşamı desteklerken kalp krizi riskini de indiriyor. Sonuç: Nefesimiz sağlık ve mutluluğumuzla doğrudan bağlantılıdır!

Kadim Nefes Teknikleri olan PRANAYAMA ‘ları uygulayarak kolaylıkla;

Zihnimizi sakinleştirebilir.

Tüm bedenlerimizde denge yaratabilir.

Atıl ve miskin enerjiyi tahliye ederek, bedenimizi canlandırabilir.

Negatif duygu, düşünce, inanç kalıpları ile besinlerin yarattığı toksinlerden arınabiliriz.